![]() |
Tweet |
Gaye ALTINAY'a göre kekemelik, konuşma akıcılığının bozulduğu bir durumu ifade eder. Ses tekrarı, seslerin uzatılması ve bloklarla konuşma gibi belirtiler, çocukluk döneminde daha fazla görülür. Erkeklerde kadınlara oranla kekemelik daha sık görülür ve bu durum, iletişim yeteneğini kısıtlayarak yaşam kalitesini düşürebilir, akademik sorunlara, güçlük yaşanan akran ilişkilerine ve özgüven eksikliğine neden olabilir.
Çocuklarda kekemelik genellikle okul öncesi dönemde ortaya çıkar ve çoğu zaman kendiliğinden iyileşir. Ancak, 8 yaş sonrasında devam eden kekemelik durumunda iyileşme şansı azalır ve kronikleşme riski artar. Kekemelik, genetik yatkınlık, mizaç özellikleri, çevresel faktörler ve ek bozukluklar gibi birçok faktörden etkilenir.
ALTINAY, uygun terapi yöntemleriyle kekemeliğin yönetilebileceğini belirtiyor. Erken çocukluk döneminden itibaren uygulanan terapiler, çocuğun konuşma akıcılığını artırmaya yönelik destekleyici bir ortam oluştururken, okul çağındaki terapiler dil gelişimi, sosyal alanlarda yaşanan güçlükler ve duygusal sıkıntıları ele alıyor.
Konuşma terapileri, kekemeliğe ilişkin olumsuz düşünce ve duyguları ele alır ve kekeleyen bireyin etkin bir iletişimci olmasını hedefler. Dil ve konuşma terapistleri, kekemeliğin ayırıcı tanısını yapar, seyrini takip eder, uygun müdahaleleri belirler ve kekeleyen bireyin dil gelişimindeki diğer sorunları tespit ederek müdahalelerde bulunur.
ALTINAY, gelişen tedavi yöntemleri ve toplumsal farkındalıkla, kekemelikle başa çıkma sürecindeki bireylerin yaşamlarını kolaylaştırmak ve desteklemek mümkün olduğunu vurguluyor.