Tweet |
Olgun, “Bugün Türkiye’de gazetecilik yapmak, mayın tarlasında yürümeye benziyor. Gerçekleri yazanlar hedef gösteriliyor, yandaş olmayanlar işsiz bırakılıyor. Türkiye’de basın artık soru sormuyor, çünkü soranlar hapiste” dedi.
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2024 verilerine göre Türkiye’nin 180 ülke arasında 158. sırada yer aldığına dikkat çeken Olgun, gazetecilerin keyfi gözaltılara maruz kalmasının korku iklimini derinleştirdiğini belirtti. Şuçlarının “gerçekleri yazmak, kamuoyunu aydınlatmak ve halka hesap vermesi gerekenleri sorgulamak” olduğunu söyleyen Olgun, basın mensuplarının kalemle değil, kelepçeyle anılmaya başladığını ifade etti.
Olgun, iktidarın skandalların üzerini örtmek için gazetecileri susturmaya çalıştığını öne sürerek, “Ne zaman bir skandal patlasa, ne zaman halkın dikkati dağıtılmak istense, bir gece yarısı gazeteciler evlerinden alınıyor” dedi. “Casusluk, örgüt üyeliği, dezenformasyon” gibi iddialarla gazetecilerin gözaltına alındığını belirten Olgun, iktidarın gerçeklerden ve hesap vermekten korktuğunu dile getirdi.
Hakan Şeref Olgun, daha önce yaşanan olaylara da dikkat çekerek, şu ifadelere yer verdi:
17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarında rüşvet skandalını haberleştiren gazeteciler hedef alındı.
Sedat Peker ifşalarda bulunduğunda, hakkında haber yapan gazeteciler baskıya maruz kaldı.
KPSS skandalında, soruşturmayı yazan gazeteciler gözaltına alındı.
128 milyar dolar meselesini gündeme getirenler tehdit edildi.
Gezi Parkı olaylarını takip eden gazeteciler yargılandı.
Maden facialarını ve iş cinayetlerini belgeleyen gazeteciler mahkeme kapılarına sürüklendi.
Olgun, “Özgür bir ülkede basın konuşulmaz, konuşur! Ama gelin görün ki Türkiye’de basın artık soru sormuyor, çünkü soranlar hapiste!” diyerek mevcut durumu eleştirdi. Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinin basın özgürlüğünü güvence altına aldığını ancak bugün bunların bir kâğıt parçasından ibaret kaldığını vurguladı.
Ayrıca, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere de atıfta bulunan Olgun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi ve Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin ilgili hükümlerine dikkat çekti. Ancak bu yükümlülüklerin sistematik olarak ihlal edildiğini belirtti.
Konuyu tarihsel bir perspektifle ele alan Olgun, Hz. Ali’nin “Eğer zalim ısrarla zulme devam ediyorsa, bil ki sonu yakındır! Eğer mazlum da ısrarla direniyorsa, bil ki zafer yakındır!” sözüne vurgu yaparak, baskıya boyun eğmeden mücadeleye devam edeceklerini belirtti.
Son olarak, “Bugün Barış Pehlivan gözaltına alınıyor, dün başkaları alındı, yarın sıra kime gelecek?” diye soran Olgun, gazetecilerin serbest bırakılmasını ve basın özgürlüğüne yönelik baskıların son bulmasını talep etti.