Gazeteci yazar İsmail Öğeday bir yazı kaleme aldı. Ögeday yazısında;
Gazetecilik mesleğine, 1997 yılında başladım o yıldan bu zamana kadar, rızkımızı ve ekmeğimizi bu yolla kazanıyoruz.
Yani ben başkaları gibi hem gazetecilik yapayım, hem de başka şeyler yapayım demedim tek işim gazetecilik. Ama gelin görün ki, son zamanlarda bizim gazetecilik mesleğine başkaları dadandı. Adam Youtube da iki program yapınca kendini gazeteci sanıyor, benim gözümde gazeteci olmayan, Aktarcı Lions kulübü mensubu arkadaş, Gerçi, Mustafa Dağhan onun için başka bir şey diyor da, neyse onu şimdi demeyeyim.
Yani biz gazetecilere gazetecilik dersi vermeye kalkarak, bizlere hükmetmeye kalkıyor. Neden böyle davranıyor onu da anlamış değilim. Kendisine telefon açtım dedim ki “ABC derneğinin kongresini yapmışsınız, neden bana da haber vermediniz? Dedim Bana direk “ sen üye değilsin ki dedi. Bende “ya nasıl olur, ben size destek olmak için sürekli sizin ziyaretlerinizde ve yanınızda bulundum, üstelik Resul Sündük bana üyelik formu getirmişti, doldurmam için doldurup verdim” dedim. “O zaman” dedi “sen üst yönetim tarafından kabul görmemişsin üyeliğe” dedi. “Tamam, ben anlayacağımı anladım” dedim kendisine telefonu kapattım.
Ardından, Soner Gürsan’ı aradım “Soner” dedim, “ABC derneğine beni neden almadınız?, Ben neden bu oluşumda yok sayıldım?, İsmail Akar bana, herkesin içinde mikrofonu eline alarak, seni disiplin kuruluna yazacağız demişti, “ dedim. Lafı eveledi geveledi önce “ valla benim haberim yok, listede kimler var bilmiyorum, liste Zafer Murat Çakır’da, üstelik İsmail Akar benim kendisine verdiğim listeyi kabul etmedi, benim bilgim yok” dedi. Bende “yönetimde sen varmısın”? Dedim “evet beni yazmışlar dedi” Şimdi adama sormazlar mı? Senin verdiğin listeyi İsmail Akar kabul etmiyor, o zaman senin bu ABC derneğinde ne işin var Soner? Neden onların yönetimine girmek için kendini bu kadar paraladın? Üstelik biz sana gül gibi harika bir dernek olan, İnternet Habercileri Derneği (AFİHAD) Başkanlığı nı teslim ettik? Senin oraya girmeye ihtiyacın mı vardı? Diyemedin mi benim verdiğim liste kabul görmüyorsa ben de yokum o zaman diye? Diyemezsin çünkü benim o yönetime girmemi o zaman sende istemedin anlamına geliyor, bu sessizliğin.
Neyse Sait Kara duman’ı aradım “ Ya abi ABC’nin kongresi yapılmış, neden bizi almadılar dedim ?” O da “ya kardeş senin bilmediğin işler var, ortalık karışık, millet bu kongre için birbirini yedi, ben artık karışmıyorum, uğraşmıyorum da “ dedi. “Peki, tamam abi” dedim. Telefonu kapattım. Bu sefer İsmail Akar’ı aradım “ İsmail abi kongre yapılmış neden bize söylenmedi?, Aktarcı Zafer Çakır beni aşağılarcasına, sen üye bile değilsin kardeş, yönetim tarafından kabul, görmemişsin dedi” dedim. O da “ Ben Federasyona seçildiğim için hem federasyonda hem de ABC nin başında olmam etik olmadığı için Selcen hanımı başkan seçmişler, ben listeye müdahalede bile bulunmadım bana müdahale ettirmediler inan” dedi.
Bende kendisine dedim ki “ abi sırf sana destek olmak için başından beri yanınızda yer aldım, sen benim nasıl biri olduğumu biliyorsun, bu yapılan beni üzdü” dedim. İsmail Akar’da “ ya kardeş biliyorum Allah razı olsun, sıkıntı yapma düzelecek falan filan deyip beni salladı. Biliyorum, Allah aşkına Federasyonda olan bir kişinin sözü nasıl oluyor da basit bir derneğe geçmiyor. Üstelik oraya toplanan herkes senin için toplanmıştı. Demek ki İsmail Akar beni başından beri oyalamışsın, ben bunu anladım.
Resul Sündüğü aradım “Resul Kongre yapılmış, neden haber verilmedi bana ?” Dedim. O da bana “ Vallahi kimseye haber vermemişler Kongreyi alel acele kâğıt üstünde yapmışlar beni de Hakan Dileğin ofise imza atmak için çağırdılar, listede kim var, kim yok inan bilmiyorum, liste Zafer Murat Çakır’da, eğer öyleyse resmen ayıp etmişler “ dedi. Allah var Resul bana başından beri “senin bu yönetimde olman lazım” diyordu. Ama adamlar işlerine geldiği gibi hareket etmiş resmen. En son Aktarcı ve Lions Kulübü mensubu benim gözümde de gazeteci olamayan, ama kendi çapında ortalığa gazeteciyim imajı veren Zafer Murat Çakır’ı bir daha aradım, “liste sendeymiş, görme imkânım var mı ?” dedim. Adım İsmail Ögeday göndermeyecek, adım gibi biliyorum, ama yine de aradım, bana “ kardeş şu an müsait değilim, olunca atayım” dedi. “Tamam” dedim.
Üzerinden saatler geçti. Ertesi sabah Vatsap’tan kendisine mesaj attım “bu listeyi göndermek bu kadar zor mu? Biliyorum sen bu listeyi göndermeyeceksin, sana tek bir soru soracağım, beni yıllardır tanıyorsun şimdiye kadar benim ne kötülüğüm dokundu sana, ama ben kendi derneğim adına sizi her türlü etkinliğe ve gezi programlarına çağırmadım mı? Demek ki İsmail Ögeday size ağır gelmiş ben başkaları gibi çakallık, Dakka dubara yapmam, beni tek üzen şey, sizin yanınızda boşa durmuş olmam, son cümle bundan böyle, Allah’ın selamını dahi bu duruma sebep olanlara vermeyeceğim gibi, her fırsatta da sizden iyilikle bahsedeceğim” diye yazdım. O da bana “ Merhaba İsmail, Teşekkür ederim” demiş.
Evet, Arkadaş listeyi yollayamadı, çünkü maçası yemedi. Biliyor benim karşı çıkacağımı ve şuna emin olun, çok sayıda kişinin de listeden haberi yok. Listede CHP Parti Meclis Üyesi Yalçın Görgöz bile varmış bu kadarını biliyorum. Yahu oldu olacak Kemal Kılıçdaroğlu’nu da yazaydınız listeye aktar Zafer Çakır? Daha güçlü olurdunuz öyle. Burası gazetecilerin toplandığı bir dernek mi? Yoksa siyasilerin toplandığı bir dernek mi? Soruyorum velhasıllı bu kadar kişi ile telefon trafiği yaşadım, kimse bana dürüst bir şekilde cevap veremedi. O topu ona atıyor, öbürü topu başkasına atıyor. Bende kalemi elime alınca böyle bir şey çıktı ortaya. Ortaya karışık gibi nasıl olmuş?
Herkesin her yeri oynuyor. Yahu desenize kardeşim “seni sevmiyoruz o yüzden şu kişi almamızı istemedi,” ya da “listeyi ben yaptım seni istemedim” desenize. Listeyi kim yapmış? Diyorum kimse kalkıp ta ben yaptım demiyor. Kim yaptı kardeşim! Ben mi yaptım? Son olarak İsmail Akar, seni İkinci defa yediler haberin olsun federasyon, mederasyon hikaye bunların derdi dernek, birlik, beraberlik ve meslek haklarını, gazetecileri falan savunmak değil, bunların derdi başka, kendilerine rant devşirme. Eğer öyle olmasaydı, şimdi isim vermeyeyim benim gibi çok sayıda gazeteciyi saf dışı etmezlerdi. Dur Afyonluca diyeyim de anlasınlar, “gorkmeyin len deneğinizi elinizden almeyiz..."