Ramazan ayına girdik… Adı üstünde Ramazan ayı, 11 ayın Sultanı. Rahmet, mağfiret, bolluk ve bereket ayı… Ramazan’ın ilk gününe, bereketi simgeleyen yağmurlu bir havayla adım attık. Bugünse Ramazan’ın üçüncü günü. Ramazan-ı Şerif hepimize mübarek olsun.

Günler su misali akıp gidiyor. Öyle hızlı geçiyor ki aylar yılları, yıllar ömrü alıp götürüyor. Bir de bakmışsınız ki hayat sona ermiş… Rabbim bizlere her şeyin hayırlısını nasip etsin, hayır olmayanı da vermesin. Ancak biz insanoğlu, ne yazık ki doyumsuz bir varlığız. Hep daha fazlasını istiyoruz. Hâlbuki Yüce Rabbimiz, “Kulumun rızkına Ben kefilim.” buyurmadı mı?

Ramazan ayındayız… Bu ayda gönüllerimiz Allah’ın rahmeti ve huzuruyla dolup taşıyor. Tuttuğumuz oruçlar, kıldığımız namazlar, yaptığımız ibadetler bile bir başka güzel, bir başka huzurlu değil mi? İnsan bu ayda yaptığı dua ve ibadetlerden tarifsiz bir haz alıyor. İşte Ramazan ayının farkı bu! Yüce Mevlam, “Oruç benim içindir ve onun mükâfatını ben vereceğim.” buyurmuştur. Bu mükâfat bire on mu olur, ona bin mi katlanır, onu ancak Rabbimiz bilir.

Her insan gençlik ve ergenlik döneminde hayata farklı bir pencereden bakar. Ancak yaş kemale erdikçe, yani belli bir yaşa gelince, dünyanın koca bir hiç olduğunu idrak eder. Mal, mülk, para, araba, eş, evlat, hatta taşıdığımız can bile birer emanettir. Bunu kavrayabilene ne mutlu! Fakat bu hırsların peşine düşene de Rabbim hidayet versin.

Bu noktada, Yunus Emre’nin şu dizeleri geliyor aklıma:

“Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?

Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.”

Ne doğru söylemiş, ne güzel anlatmış! Dünyadaki en büyük servetin sağlık olduğunu da unutmamak gerek. Para, mal, mülk, mevki, makam derken bir bakmışsınız ki sağlık elden gitmiş, ömür bitmiş… Elbette çalışacağız, çocuklarımıza iyi bir gelecek sunmak için çabalayacağız. Ama hırs ile azmin farkını bilmeliyiz. Bizim yanımıza kâr kalacak tek şey, Allah’a karşı kulluk görevlerimizi yerine getirdiğimiz zaman dilimi… Gerisi boş!

Unutmayalım ki Rabbimiz, biz dünyaya gelmeden önce kaderimizi yazdı. Ne işle meşgul olacağımızı, kiminle evleneceğimizi, kaç çocuğumuz olacağını, ne kadar mal-mülk edineceğimizi, hatta alacağımız nefes sayısını bile belirledi. Ama biz insanoğlu, “Ben başardım, ben yaptım, bu benim” diyerek kibire kapılıyoruz. Oysa hayır! Sen değil, Rabbim sana yaptırdı. O’nun izni ve iradesi olmasaydı, hiçbir şey yapamazdın.

Bu nedenle Ramazan ayını fırsat bilelim. Sevdiklerimizle zaman geçirelim, kalp kırmayalım, yardımlaşalım, ihtiyaç sahiplerine destek olalım. Fitre ve zekâtlarımızı zamanında ve doğru yerlere ulaştıralım. Rabbim tuttuğumuz oruçları, yaptığımız tüm ibadetleri kabul buyursun. Hepimizi sağlık ve afiyetle Ramazan Bayramı’na ulaştırsın.

Sağlıcakla kalın…